Arb. Av. Hamit Serdar Yılmaz

Arb. Av. Hamit Serdar Yılmaz

Bir diktatör: Ferdinand Marcos…

...

Dünya, kendisini hakim zanneden ama lanetle anılan, ahların muhatabı olan halkın ezdiği bir çok zalimi gördü. O dönemde yaşayanlardan kimi zalimin karşısında durdu, kimi yanında. Geçmişten hisse kapan da oldu, masal deyip umursamayan da... Sonrasında görüldü ki ders çıkarılmıyor, bu seferde tarihin tekerrür olduğunu tarif ettiler. İşte bu döngünün içinde kendisini baki zanneden, gücünün ebedi olduğunu düşünen, dünyanın merkezi olarak kendisini gören Filipinler’in diktatörü Ferdinand Marcos da yerini aldı.

1917 doğumlu Marcos, hukuk okuyup avukat oldu. Dönemin siyasetçilerinden olan babasının bir rakibini öldürdüğü iddiasıyla yargılanıp hapse atıldı. Bu mahkumiyet kararı zahiren bütün hakları elinden alınmış bir mazlumu gösterse de esasında batınen doğacak bir diktatörün fermanıydı. Çünkü karizması, kuvvetli ikna gücü ve yeteneğiyle haksızlığa uğradığına herkesi inandırmasını bildi ve bir yıl sonra bu davadan aklanmayı başardı.  sırasında Filipinler ordusunda görevliyken  esir düştüğünü ama sağ kalmayı ve kaçmayı başardığını anlattı. Yine karizması ve ikna edici yeteneği sayesinde insanları inandırmasını bildi. Nasıl olsa yanında bunun sağlamasını yapacak kimse yoktu. Halkın gözün de o bir mağdurdu. Ama bu sefer mağdurluk ünvanının yanına birde kahramanlık ünvanı eklenmişti. Çünkü esaretten kurtulmak kolay değildi. Her ne kadar arşivlerde Japonlar’la mücadelede hiçbir alakasının olmadığı sonradan ortaya çıksa da insanlar bir kere inanmıştı. Neticede seçmen kitlesi ezilmişlerden, fakirlerden oluşan bir kitleydi. İşte halkın bu inancı da Marcos’a önce devlet başkanının danışmanlığı, akabinde temsilciler meclisi ve senato görevlerini getirdi. En nihayetinde bütün ülkeyi yollarla donatma, ekonomik kalkınma, yolsuzluklarla mücadele, dünyaya hakim olma gibi vaatleriyle 1965 sonundaki seçimlerde devlet başkanlığını alıyordu.

Önce devletin bütün kademelerine kendine tabi olmuş veya yakın olanları yerleştirdi. Ardından büyük altyapı projelerine girişip halkı etkiledi. Kendisine verilen dış borç desteğiyle birçok projeler üretildi, yollar, köprüler inşa edildi. Bu sayede kısa bir sürede ülkenin borcu 2 milyon dolardan 30 milyon dolara yükseldi. Sonraki seçimde Marcos, her türlü gayrimeşru yöntemi kullanarak yeniden devlet başkanlığına seçildi. Çünkü güç elindeydi ve sorgulamak neredeyse imkansızdı. Filipinler’in ekonomisinde bir yandan borca dayalı büyümeyle birlikte yükselen enflasyon, hayat pahalılığı, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve yoksullaşma diğer yandan ise seçimlerdeki yüklü harcamalar ve çuvala sığmayan yolsuzluk iddiaları toplumda huzursuzluğu iyice artırmıştı. Bu bunalımdan çıkmak isteyen Marcos’un imdadına çare olarak göreceği 21 Ağustos 1971’deki Plaza Miranda olayı yetişiyordu.

Marcos’un muhaliflerinden bir partinin Plaza Miranda’daki toplantısında gerçekleşen bombalı saldırıda birçok kişinin ölmesi ve yaralanması üzerine, Marcos muhalifinin hamiliğini üstlenerek saldırıdan Filipinler Komünist Partisini sorumlu tuttu. Sonrasında komünist ve yıkıcı iç ve dış güçleri gerekçe göstererek sıkıyönetim ilan edip muhalifleri tutukladı. Orduda istemediği herkesi gönderdi ve orduyu rejiminin baskı ve korku aracı haline getirdi. Böylece toplamda 20yıl ülkeyi tek başına yöneteceği günler başlamış oldu. Hitler rejiminin başlangıcı sayılan Reichstag yangını gibi Plaza Miranda bombalaması da, Marcos diktatörlüğünün yükselmesinde mihenkti. Zira bu dönemi fırsat bilip birçok yetkiyi kendinde topladığı gibi yaptığı anayasayla yetkilerini artırdı. Kendine muhalif herkesi hain ve düşman ilan etti. Artık başkan da, başbakan da oydu. Bu süreçte eski güzellik kraliçesi olan eşi İmelda Romuáldez Marcos, sıkıyönetim döneminin en güçlülerinden oldu. Eşi sayesinde önce vali olan İmelda, bu göreviyle yetinmeyerek, Manila Valiliği görevine, konut ve çevre bakanı sıfatını da ekledi. Artık o çelik kelebekti. Kamuda ve sanayide yüksek gelirli mevkilere akrabalarını doldurdu. Bu dönemde büyük miktarlardaalınan dış kredilerin tamamı Marcos’un işbirlikçileri olan birkaç özel şirkete yönlendirildi; geri kalan ise yurtdışındaki banka hesaplarına aktarıldı. Yaşanılanları kabullenmeyen 70 bin kişi gözaltına alındı, 34 bin kişi işkenceye maruz kaldı ve 3240 kişi ise öldürüldü.

Çok sevdiği bir manzara için dahi güzel bir saray yaptıran Marcos ve eşi lükse düşkün olsalar da ve binlerce ayakkabılarıyla, mücevherleriyle, dolarlarıyla gösterişlerinden hiç taviz vermeseler de mağduru oynamasını çok iyi biliyorlardı. Halk yoksulluktan parklarda yatsa da, o ülkenin büyüdüğünden, yaptığı yollardan ve dünya hakimi olacaklarından bahsedip, cezaevlerini doldurup entrikayla seçimi kazanmasını biliyordu. Zira sivil kuvvetler kurmak, vatan, millet, bayrak edebiyatı yapmak, kendisini eleştireni dahi düşman ilan edip onun üzerinden algı oluşturmak, o dönemde de iş yapıyordu.

Marcos, sıkıyönetim, baskılar ve seçim hileleri sayesinde 20 yıl iktidarını devam ettirirken, aslında karanlığın içinde utanç verici sonuna hızla giden tercihini yaşadığının farkında değildi. Zira en etkili rakibi Benigno Aquino, 21 Ağustos 1983’te Manila Havaalanına indikten birkaç dakika sonra uğradığı suikastta başına aldığı kurşunla ölmüş, cenazesine yedi milyon insanın katılmış ve bu olayla Marcos’a olan destek değişmişti. Öldürttüğü rakibinin eşi Benigno Aquino’nun; “Halka karşı çok suç işlediniz. Ülkede barınamayacaksınız…” sözlerindeki gibi bir sonu oldu. Göreve başlama tarihi olarak seçtiği 25 Şubat 1986 gününü halk ayaklanması sonucu göremeden, kurduğu suç örgütünün 80 elebaşıyla ve yanında bavullar dolusu servetiyle birlikte Hawaii’ye kaçtı. Geride ise hesap verecek binlerce suçlu, kaybedilmiş bir nesil, geleceği yok edilmiş ve ekonomisi milyarlarca dolar zarara uğratılmış bir Filipinler bıraktı.

Marcos, 1989'da sürgündeyken çektiklerine dayanamayıp her fani gibi ölünce, eşi İmelda, Marcos'un cesedini mumyalatıp Filipinler'e getirdi. Ancak gömecek bir mezarlık dahi bulamadı. Son çare oturduğu evin bodrumunda 2016 yılı sonlarına kadar soğutuculu cam tabutta tuttu. 2016’da başkan seçilen Rodrigo Duterte, kendisine gizli para yardımı yapan kaynağın Marcos Ailesi olduğunu açıkladı ve Marcos’un  “kahramanlar mezarlığı”na gömülmesini sağladı. 

Etiketler :
, , , , ,
Diğer Yazıları

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
0 Yorum